Psikoterapi bireylerin, yaşamlarında zorlandıkları deneyimleri anlamak, çözmelerine yardımcı olan profesyonel bir yaklaşımdır. Bu noktada terapi, bireylere yaşadığı sorun ve zorlukları niçin yaşadığı, yaşam kalitelerini düşüren duygu, düşünce, davranış kalıplarını nasıl kazandığı, bu süreçte hangi erken dönem yaşam deneyimlerinin rol oynadığını keşfetmesine, danışanların bu gün yaşadıkları zorluklarla bağlantısını fark etmesine ve bu sağlıksız kalıpların yerine daha sağlıklı baş etme yollarını keşfetmesine olanak sağlayarak yaşam kalitelerini arttırmalarına böylelikle de psikolojik açıdan iyi olmalarına olanak sağlamaktadır.
Bireyler elbette terapi sürecini deneyimlemeden önce bu sürecin ne olduğu ya da ne olabileceğine ilişkin birtakım beklentileri olabilir. Psikoterapinin başarısı elbette ki uzmanlık, deneyim gibi terapistten kaynaklanan faktörlerden etkilenebildiği gibi danışanların psikoterapiden beklentileri de etkili olabilmektedir. Bu nokta da psikoterapinin ne olduğu kadar ne olmadığının da bilinmesinin önemli olduğunu düşünmekteyim.
“Psikoterapi Bir Dost ya da Arkadaş Sohbeti Değildir”
Psikoterapi elbette bireylerin yargılayıcı olmayan bir yaklaşımla duyulduğu, koşulsuz bir kabul olduğu, yakın, sıcak ve güvene dayalı bir atmosfer sunar. Ancak bu belirli sınırlar yani terapi sınırları içerisinde sunulan bir atmosferdir. Terapistin terapi dışında, terapi çerçevesi dışında bir ilişki ya da iletişim trafiği içerisinde olması mümkün değildir, etik bir ihlaldir aynı zamanda. Ancak terapi çerçevesi içerisinde kurulan bu bağ başka herhangi bir yerde deneyimleyebileceğiniz bir ilişki de değildir. Hiçbir dost, arkadaş ya da yakın, terapinin size sunduğu koşulsuz kabulü, güveni sunmayabilir. Kişisel ilişkiler subjektifken terapistinizin size yaklaşımı tarafsız ve nesneldir. Sizden kendi sürecinize katkıda bulunmanız, sürecinize rehberlik etmek ve terapi sınırları çerçevesinde ilişkinizi tutmak dışında şahsi bir beklentisi yoktur. Bu yönüyle terapide kurulan ilişki, yakın ilişkilerden ayrılır.
“Psikoterapi Sihirli Bir Çözüm Değildir“
Psikoterapi sürecinde ele alınan konular ve zorlukların çözümü zaman ister. Terapist, terapi sürecinde danışanın hayatını zorlaştıran ve daha işlevsel baş etme yollarını kazanması için hazırlarken önce bu işlevsiz ve zorlayıcı duygu, düşünce ve davranış kalıplarını tanıması ve anlaması için ışık tutar. Daha sonra terapist danışanın, uygun değişim için gerekli olan seçenekleri fark etmesi ve hayatına dahil etmesi için rehberlik eder. Bu tabi ki zaman alan ve sabır isteyen bir süreçtir. Anında iyileşme ve mucize beklenmemelidir.
“Psikoterapi Tüm sorunları Hemen Çözmez”
Bireylerin yaşamlarındaki zorluk ve sorunların yoğunluğu ya da şiddeti bireyleri çabuk sonuç alma, sorunların birkaç seansta hemen çözülmesini istemek gibi beklentilere itebilir. Ancak bireylerin tüm yaşamına etki eden ve zamanla değişime dirençli hale gelen işlevsiz baş etme yollarının anlamak ve değiştirmek uzun ve derinlemesine bir çalışmayı gerektirir. Bu sebeple terapi bireylere hızlı çözüm vaat etmez. Değişim zaman isteyecektir.
“Psikoterapi Tavsiye Alınan Bir Yer Değildir “
Psikoterapi sürecinde terapist, danışanlarına tavsiye de bulunmaz. Danışanlar terapi sürecine başlamadan önce kendilerine hayatlarımda ne yapmaları gerektiği ile konusunda öneri veya tavsiye alma beklentisi içerisinde olabilir. Bu elbette ki terapiste, onun deneyimine güvenle ilgili olabileceği gibi danışanın ne yapacağını bilememesi, doğru seçenek konusunda başka alternatiflere daha açık olması gibi oldukça doğal etkenlerden kaynaklanabilir. Terapist, her bir karar, öneri ve seçeneğin bireylerin yaşamlarında farklı sonuçlara yol açabileceği ve bu sonuçları farklı şekillerde deneyimleyeceğini bilir. Bu bakımdan da danışanları adına karar verme ya da onlara tavsiye vermek gibi davranışlarda bulunmaz. Danışanların kendi çözüm yolunuzu bulmanız konusunda rehberlik eder.
“Terapide Çocukluğa İnmek Şart”
Terapide her durum çocukluğa bağlanmaz. Terapide bazı gündemler de bu günümüzle ilgili olabilir. Bununla birlikte, elbette terapide danışanın tanımak ve terapiye getirdiği gündemin öyküsünü almak için terapistler geçmişle ilgilenirler. Ancak, dünya da bir çok terapi ekolü bulunmaktadır ve her terapi geçmişle çalışmaz.
“Psikoterapi Hızlı ve Anlık Rahatlama Vaat Etmez”
Psikoterapi süreci bireylerin yaşamlarında deneyimledikleri sorun ve zorlukları niçin yaşadığını anlamlandırmalarına olanak sağlayan bir atmosfer sunduğundan bahsetmiştik. Bu anlamlandırma süreci, zaman zaman bireyleri erken dönem yaşam deneyimleri ve zorlu yaşam olaylarının tetiklediği duyguların yeniden deneyimlenmesine, işlevsiz duygu, düşünce ve davranış kalıplarının irdelenmesi zorlayıcı duyguların hissedilmesine yol açabilir ki bu doğal bir durumdur. Bu sebeple psikoterapi kısa vadeli ve anlık rahatlamadan ziyade uzun süreli, derin ve kalıcı bir iyilik halini vaat eder. Bu sürece varış inişli çıkışlı hafif yorucu olabilir. Bazı seanslar iyi hissederken bazı seanslar yoğun geçebilir.
“Psikoterapi Tek Taraflı Bir süreç Değildir”
Psikoterapi, danışan ve terapistin iş birliği ile ilerleyen bir süreçtir. Terapist, elbette ki danışanı terapiye getiren zorlukları anlamlandırması ve baş etmesi konusunda rehberlik etmesine karşın bu süreçte danışanın üstüne düşen görevlerde vardır. Burada kastedilen görev, danışanın kendi sürecinin sorumluluğunu alması, terapistin danışanın kendi sürecini keşfetmesi ve değişim için gereken seçeneklerin fark edilebilmesi için sunulan rehberliğe eşlik etmesidir. Kendi sürecine aktif katılım gösterilmediği ya da gerekli sorumluluğun alınmadığı taktirde terapiden alınan verim kısıtlı olabilir.
“Psikoterapi Ciddi Ruhsal Bozukluklar İçindir”
Psikoterapiye gitmek için psikiyatrist tarafından yapılan bir yönlendirme ya da tanı almaya gerek yoktur. Elbette burum psikoterapi desteği gerektirebilir ancak terapiye başlamak için son noktaya gelmeye gerek yoktur. Bireyler, baş etmekte zorlandıkları duygular ve durumlar için, etkisi altında kaldığı, unutamadığı travmatik olaylarla baş edebilmek, deneyimledikleri ilişki ve iletişim sorunları düzeltmek, kendi ile olan ilişkisi ele almak, kendine olan güvenini ve öz saygısı kazanmak kendini yeterli ve değerli hissetmek için, kendinde geliştirilmesi gereken veya güçlü yönlerini keşfetmek için psikoterapi almayı düşünebilir.
“Psikoterapi İlaç Yerine Geçmez”
Hangi durumda psikoterapi hangi durumda ilaç kullanılacağı deneyimlenen sorun ve sorunun şiddetine göre değişkenlik gösterebilir. Biyolojik temelli olan şizofreni, sanrısal bozukluk şizoafektif bozukluk gibi psikotik durumları içeren rahatsızlıklarda, Bipolar bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, alkol madde bağımlılığı gibi rahatsızlıklarda ilaç kullanımı gerekirken, çok şiddetli depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluklarda da ilaç tedavisi uygulanabilirken bazı durumlarda da tedaviye ilacın psikoterapi de dahil edilebilmektedir. Bu nokta da ilaç tedavisi gereken durunlar da psikiyatrist muayenesi önerilmektedir.
"Site içerisinde yer alan içerikler, farkındalık oluşturmak amacıyla paylaşılmaktadır. Tıbbi ya da psikiyatrik tanı koyma amacı taşımamaktadır. Bu yazılar üzerinden herhangi bir hastalık tanısı konulması mümkün değildir. Hastalık tanıları yalnızca uzman psikiyatristler tarafından koyulabilir.”
Kaynakça
Çayir, E. (2018). Üniversite öğrencilerinin psikoterapi hakkındaki düşüncelerinin sosyal damgalanma ve cinsiyet ile ilişkisi (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).
Gökkaya, F., Yurdalan, F., Karagülmez, K., Emeç, K. (2021). Psikoterapilerin Etkililiğini Belirleyen Faktörlerin İncelenmesi: Bir Derleme Çalışması. AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 8(3), 396–423
Soygüt, G. (1999). Bilişsel psikoterapide kişilerarası süreçler: Terapötik ittifak ve terapötik ittifakta bozulma olguları. Türk Psikoloji Yazıları, 2(4), 1-14.
Voutilinen, L., Perakyla, A., ve Ruusuvuori, J. (2010). Recognition and interpretation: Responding to emotional experience in psychotherapy. Research on Language and Social Interaction, 43(1),
85-107.